not half

  1. yarısı bile değil.
    And that's not half of it = I haven't told you the half of it: Bu söylediklerim
    daha yarısı bile değil (Daha neler var neler!).
    to make a good start is half the battle: İyi başlanmış iş yarı başarılmış sayılır.
  2. (a) asla, kat'iyen, pek … değil, hiç de … değil.
    not half bad: hiç de fena değil.
    not half
    good enough: asla iyi değil.
    The food's not half bad: Yemek hiç de fena değil. (b) yarısı bile değil, (c) hem de nasıl, pek çok, ziyadesiyle.
    “Did you like it?” “Not half!”: “Hoşuna gitti mi?” “Hem de nasıl!”.
    He didn't half swear: Öyle bir küfretti ki!
    I didn't half like it: Çok hoşuma gitti.
    It isn't half windy today: Bügün çok fırtına var.
  3. (bkz: half )3 (5).
pek fena değil
hiç fena değil
yarısı bile değil.
And that's not half of it = I haven't told you the half of it: Bu söylediklerim
daha yarısı bile değil (Daha neler var neler!).
to make a good start is half the battle: İyi başlanmış iş yarı başarılmış sayılır.
yarısı bile değil.
And that's not half of it = I haven't told you the half of it: Bu söylediklerim
daha yarısı bile değil (Daha neler var neler!).
to make a good start is half the battle: İyi başlanmış iş yarı başarılmış sayılır.